Ergün UCATÜRK
GİRİŞ
Uluslararası düzende ve diplomatik ilişkilerde temel çıkarlar, tarafların kendi ulusal ve bölgesel çıkarları olmuştur. Bu çıkarlar doğrultusunda zayıf ve dışa bağımlı ülkeler daima büyük güce sahip ve emperyalist derecede etkisini eline alan devletlere boyun eğmekten öteye gidememiştir. Eski çağlardaki gibi toprakların işgali, kuşatılması gibi hususların geride kalındığı devirde artık stratejik hamleler ile jeopolitik hususların öne çıktığı bu devirde, ticari, savunma ve ekonomik iş birliklerinin yaygınlaşmaktadır.
Jeopolitik önem olarak ise günümüz çağında en çok enerji kaynakları dikkat çekmektedir. Bu durumda ise Türk devletlerinin jeopolitik önemi diğer bölgelere nazaran Rusya, Avrupa Birliği (AB), Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ve Çin tarafından hedef merkezinde yer almaktadır. Bir başka ifadeyle güncel olarak ifade edilirse ABD-Rusya çekişmesinde Türk devletlerinin saf tutması gerken yön bu iki taraf arasında sıkıştırılmaması gereken en başlıca hususlardandır. Jeopolitik konumu itibarıyla Türkistan başta olmak üzere Turan coğrafyasının tüm noktaları Doğu üretiminin Batı pazarına açılmasında kritik rollerden birisidir.
Türkistan’daki Türk cumhuriyetlerinin eski Sovyetler cumhuriyetlerinden oluşu ve başta Kiril yazısı ile Rusça etkisini kolayca atlatamaması, Türk devletlerinin ortak diplomasisindeki ortak Türkçe meselesinin de geride kalmasından doğan bir meseledir. Bu durum Türk devletlerinin ister üst düzey yetklileri isterse de toplumları arasındaki millî birliğe giden yolda pek önem arz etmektedir.
Uluslararası sistemde birçok devlet, hegemonyasını hissettiği yahut eskiden bağlı olduğu devletlerin ardından bağımsızlıklarını kazanmış olsalar da kendi dâhillerindeki başka menşeili hegemonyayı radikal bir şekilde atamaktadırlar. Türkistan ve Güney Kafkasya’daki Türk devletleri üzerindeki eski Sovyet veya yeni Rus etkisi diyebileceğimiz hegemonya yavaş yavaş atılmaya başlansa da tamamen etkisini yitirmemiştir.
ABD-Rusya çekişmesinde Türk devletlerinin Rus yanlısı olması, onların zamanla Rus hegemonyasından kurtulma girişimlerini sarsacaktır. Türksitan’daki devletlerimizin dâhilindeki ve anayasalarında belirtilen “2. dil” olarak Rusçanın belirtimesi zamanla kamuoyunda Rusya’ya sempatinin artmasına neden olacaktır. Sempatinin artışı zamanla devletlerimizin dâhilinde bulunan soydaşlarımızın çocuklarını tekrardan Rus menşeili eğitim veren kurumlara yönelmesine neden olacaktır.
Tüm bu hususlar da başta olmak üzere Türk devletlerinin toplumlarının, karar alıcı mekanizmaları ile liderlerinin bir bütün olarak hareket etmesi adına ilk olarak tutum diplomatik tutumdan, Türk olmayan devletlere karşı jeopolitik değerlerini ve millî değerlerinin yok saymamaktan geçmektedir. Bu durumun en temeli ise Türk Devletleri Teşkilâtı (TDT) nın ortak diplomasi anlayışından geçmektedir.
Bu çalışmada esasen TDT’nin sahip olduğu jeopolitik önemi ve bu jeopolitik çerçevede diplomaside ne tür hareket etmeleri gerektiği, eksiklikler, gerçekleştirdikleri olumsuz veya olumlu tutumlar ele alınacaktır. Tüm bunlarla birlikte diplomaside komşu devletler tarafından kadim Türk devletleri üzerinde olası hak iddia edilmesinin önüne geçilmesi adına zamanla öz kökünden sapmiş birçok bölge ve coğrafya adlarının tekrardan Türkçeleştirerek deyim yerindeyse diplomaside ortak Türkçe sözlükle hareket etmeleri gerektiğine değinilerek incelenmiştir.
1. TÜRK DEVLETLERİNİN JEOPOLİTİK ÖNEMİNİN GÜNCEL NEDENLERİ
Anadolu, Güney Kafkasya ve Türkistan coğrafyalarının önemine bakılması gerekir. Nitekim birçok güçlü devletin odağında bu coğrafyalarda yer almaktadır. Bununla başlamadan önce jeopolitik önemi coğrafi olarak ne ifade ettiğine bakmak gerektiği zaman Asya kıtası olarak adlandırılan bölgenin merkezinde yer alması, batısında Hazar Havzası’nın doğuda ise Çin’in, kuzeyinde Rusya ile güneyinde ise İran, Hindistan, Pakistan ve Afganistan’ın yer alması Türkistan coğrafyasını, stratejik önemin de merkezine itmektedir.[1]
Geçmişten günümüze gelinen süreçte ABD, Çin ve Rusya’nın temel olarak hedefinde olan Türkistan bölgesine güncel olarak bakılması gerektiğinde 2022 yılının Şubat ayında başlayan Rusya-Ukrayna Savaşı ile Rusya’nın azalan otoritesinin yerini almak isteyen ABD bölgede varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Aynı zamanda ABD-Çin rekabetinin çekişme noktası olarak ekonomi safhasında Çin üretiminin Avrupa pazarına ulaştırılmasında Türkistan ve esasen Kafkasya coğrafyalarının önemi söz konusudur.
- Modern İpek Yolu Projesi
Nitekim Çin’in Modern İpek Yolu projesinde Orta Koridor’un Türkistan, Kafkasya ve Anadolu coğrafyalarından geçmesi, lojistik açıdan Avrupa’nın bu bölgelere olan talebinin artmasını gün geçtikçe daha da yoğunlaştırmaktadır. Bu durumda güzergâh üzerinde bulunan Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan ve Türkmenistan’ın önemi artmakla beraber Türk devletlerinin karar alıcı mekanizması ile liderlerinin kendi millî çıkarları ile TDT’nin ortak çıkarlarını gözetmesi gerektiğini göstermektedir.[2] Fakat Çin’in yüksek üretim gücüne sahip oluşu ile dünya geneline yayılmış bir üretken etkide bulunması tüm dünyada olduğu gibi Türk devletlerinin ekonomisinde etkiye sahiptir. Fakat Türk devletlerinin jeopolitik konumlarını dış politika tercihlerinde birbirlerinin zıddı olacak şekilde dost-rakip tercihlerini ortak belirlemeleri gerekmektedir. Çünkü devletlerin kendi ulusal çıkarları söz konusu olunduğu zaman tarihin geçmiş sayfalarında yakın devletlerin birbirleriyle ters düştüğü durumlar aşikâr bir durumdur.
Türk devletlerinin ekonomisinde tam bağımsız olmayışı ile üretimde yetersizlik ve ihracattan çok ithal olarak dışa bağımlı olma durumu, Çin’e karşı Doğu Türkistan davası gibi önemli hususlarda söz sahibi olma durumundan sessiz durma konumuna itmektedir. Fakat 2023 yılında hâlihazırda bakıldığı zaman Modern İpek Yolu projesinde Kuzey Koridor’u Rusya’nın içinde olduğu savaştan dolayı ambargolara maruz kalması ile Güney Koridor’unun ise güzergâh olarak uzak mesafede kalışı, Orta Koridor’un daha cazip gelmesine neden olmaktadır.
- Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru (INSTC)
Bölgenin jeopolitiğini artıran bir diğer ulaşım koridoru olan ve Rusya-Ukrayna Savaşı ile önemini artıran “Uluslararası Kuzey-Güney Ulaştırma Koridoru” (International North–South Transport Corridor – INSTC) olarak öne çıkmaktadır. INSTC, 7.200 km uzunluğuna sahip, Hindistan-İran-Rusya güzergâhları üzerinde hedeflenen bir koridor olarak bilinmektedir.[3] Güzergâhlarından kritik noktası Hazar Havzası ve Kafkasların oluşu, yine Türk devletlerinden Azerbaycan’ın konumunu burada güçlendirmektedir. Çin-Hindistan ilişkilerinin gerilimli olduğu düşünüldüğü vakit bahsi geçen koridor bölgede Çin’in Modern İpek Yolu projesine bir karşı hamle olarak gerçekleştirildiği ihtimallerini akıllara getirmektedir. Koridorun Rusya tarafından desteklenmesi durumu ABD’nin Hindistan’la yakınlaşmasına engel olmamaktadır. Çünkü ortak tehlike ve rakip olarak gördükleri Çin’in bölgede etkisiz kalma ihtimalinde ABD’li yetkililerin Hindistanlı yetkililer ile görüşmesine engel olmamıştır. Nitekim Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile ABD Başkanı Joe Biden, 22 Haziran 2023 tarihinde görüşme gerçekleştirmiş ikili ve bölgesel ilişkilere dair konular ele alınmıştır.[4] Bu durum beraberinde ABD-Hindistan ilişkilerinde yeni dönemi beraberinde getirdiği ifade edilmektedir.[5]
Hindistan’ın hem ABD hem de Rusya ile denge politikasıyla hareket etmesi, zamanla INSTC projesinin Türkistan coğrafyasına doğru uzanabilme ihtimalini de artıracaktır. Taraflar arasındaki savunma ve ticaret antlaşmalarının gerçekleşmesi durumunda ABD, hegemonyasını Hindistan üzerinden Türkistan’daki ve Güney Kafkasya’daki Türk devletleri üzerinde dolaylı olarak hissettirmeye çalışacaktır. INSTC’in Güney Kafkasya dışında Türkistan coğrafyasına açılabilme ihtimali de hayli güçlüdür. Bu durumda bölgenin jeopolitik öneminin farkına varılması ile devletlerimizin ve karar alıcı mekanizmalarının günümüz şartlarıyla gerçekçi ve Türk devletlerinin ortak çıkarlarını gözeterek hareket etmeleri gerekecektir.
Bu yüzdendir ki, Türk devletlerinin konumunu ve gerçekçi dış politikasıyla güçlerinin farkında olması, bu güç çerçevesinde milliyet kavramı altında bir birlik olarak hareket etmeleri Türk birliğini aydınlığa çıkaracaktır.
- Enerji Kaynaklarının Önemi
Bölge jeopolitiğini lojistik koridorların yanı sıra artıran diğer temel husus doğal kaynaklardır. Türk devletlerinin sahip oldukları doğal kaynak ve esasen de enerji rezervlerinin önemi ise Hazar Havzası olarak belirtilebilir. Hazar Havzası’nda tahmin edilen enerji miktarı 200 milyar varil civarında petrolün olduğudur. Bu önemli durum ise Türk devletlerinin lehinedir. Çünkü Hazar’a kıyıdaş olan beş devletin üçü (Azerbaycan, Türkenistan ve Kazakistan) Türk devletidir. Aynı zamanda Hazar Havzası’na kıyıdaş olan Türk devletlerinin petrol rezervlerinin toplam miktari 38,2 milyar varil civarında olduğu da iddia edilmektedir.[6]
Belirtilmesi gerekir ki Rusya-Ukrayna Savaşı ile Avrupa içinde oluşan Rus enerji kriziyle AB başta olmak üzere birçok devletin yönü Güney Kafkasya’ya, Azerbaycan ve Hazar Havzası üzerinden Türkistan coğrafyasındaki enerji kaynaklarına sahip olan Türk devletlerine yönelik taleplerin artışı gözle görülür bir şekildedir.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) nin jeopolitği Akdeniz, esasen de Doğu Akdeniz bölgesindeki doğalgaz ve petrol boru hatlarının İskenderun körfezine kadar varan bir bölgede etkili olmakla birlikte Kıbrıs’ın stratejik önem ve anlamını daha da gelmektedir.[7] TDT’nin KKTC’nin yanında olması ve istikrarlı diplomasi mücadelesini sürdürmesi pek önem arz etmektedir. Bu önem hem enerji kaynakları açısından hemde Türkiye’nin bölgede rahat nefes alabilmesi açısındand a önemlidir.
Çin’in Rusya’ya yönelik “yanlı tarafsız” politikası son zamanlarda yön değiştirmeye başlayacağı sinyallerini verirken, Batı ile zıt duruma düşerek Avrupa pazarından uzak kalmama isteğidir. Bu durumda hem Çin’in lojistik koridorunun Modern İpek Yolu projesiyle, hem Hindistan’ın Rusya’ya ve Türkistan’a uzanan INSTC güzergâhlarında Türk devletlerinin coğrafyalarından geçmesi, hem Batı’nın esasen de AB ülkelerinin enerji tedariği için yine Güney Kafkasya ile Türkistan ve bununla beraber Anadolu coğrafyalarındaki enerji boru hatlarından istifade ettiği ve edeceği gerçeği, Turan coğrafyası dâhilinde bağımsızlığını elinde bulunduran Türk devletlerinin jeopolitiğinin gerçek gücünü ve ilerleyen süreçlerde artacak yüksek potansiyel gücünü ortaya koymaktadır.
2. BÖLGE VE COĞRAFYA ADLARININ TÜRKÇE KULLANILMASI
ABD-Rus çekimesinde Rusya’nın ABD karşısında bölgeyi kendisine bir cephe olarak ele alması çok mühim bir gerçekliktir. Fakat ilk önce uluslararası sistemde kendisine yer edinen “Avrasya” ve “Orta Asya” kavramlarına bakmak gerekir. Bu kavramlar, ilk kez Prusyalı Aleksander von Humboldt’ın ileri sürülmüştür. “Orta Asya” kavramı ilk kez Humboldt’ın 1943 yılında yayımladığı Asie Centrale adlı eseriyle[8], “Avrasya” kavramı ise 1849 yılında yayımladığı Cosmos adlı eseriyle ilk kez ele alınmıştır.[9]
Her ne kadar da Prusyalı tarafından kullanılmış olsa da bu kavramlar ilerleyen zamanlarda Rusya tarafından Pan-Slavizm’i gerçekleştirmek adına atılmış bir adımdır. Bu kavramları ise direkt “Pan-Slavizm” adı altından ziyade dolaylı olarak “Avrasyacılık” adı altında gerçekleştirilmek istenmiştir. Çünkü bölgenin gerçek adına dönmesi, Orta Asya’ya, Türkistan denmesi ve Avrasya kavramının yerine genel olarak “Turan coğrafyası” ifadesinin yer alması bu duruma engel teşkil edecektir. Rusya’nın Türkistan bölgesindeki devletlerin kimlik karmaşası içerisinde oluşu Rus yönetiminin lehine olan bir durumdur. Çünkü millî kimlik ve varlığının bilincine varan devletler, kendi soyundan, kökünden olmayan yönetimlerin kendid dâhili işlerine müdahale etmeye izin vermeyecek konuma gelmelerı kaçınılmaz olacaktır. Başta Vladimir Putin olmak üzere Slav ırkının Türk ırkının bulunduğu coğrafyalarda olması da bu duruma işaret etmektedir. Çünkü dâhilinde Turan coğrafyasının azınsanmayacak kısmını kapsayan Rusya, sınır komşusu olan Türk devletlerinin milliyet kavramını çözmesiyle sınır ötesindeki Rus esaretindeki Türklerin milliyet kavramını tetiklemesinden çekinmesi de kaçınılmaz olacaktır.
ABD’nin tutumu Rusya’ya karşı bölgede diplomatik girişimleri bölge huzurunu kaçırmaktan başka bir şey değildir. Böl ve yönet taktiğiyle bulunduğu coğrafyalarda varlığını devam ettiren ABD; uzun yıllar Türkistan coğrafyasında, Afganistan’da bulunduklarının ardından bölgeyi terk etmiş idi. Fakat gerçek payı şudur ki bölgeyi terk ederken sorunu çözmemiş, aksine bölgede Taliban yönetiminde olan kör bir zihniyetin yönetiminde bir ülke bırakmıştır. Bu elbette bölge huzurunu bozabilecek kapasiteye sahip bir yönetimdir. Aynı zamanda ABD’nin Türkistan coğrafyasına yönelik girişimlerinden bir diğeri “C5+1” olarak ifade edilmektedir.[10]
ABD’nin Türkistan coğrafyasına yönelik C5+1 politikasının açılımı; “Central Asian Countries” yani “Orta Asya” (Türkistan) devletleri ile “+1” kısmında ise kendi varlığını diplomatik olarak bölgeye aktarmaya çalışmaktadır. ABD’nin bu girişimi bölgedeki varlığı, bölge Türk kimliğini vurgulamaktan ziyade Batı, -esasen de- Amerika yanlısı devletlerin varlığını yaygınlaştırmak adına atılmış bir adımdır. Bir başka ifadeyle ABD ve NATO’nun bölgede yaygınlaşması, bir diğer taraftan Çin ve Rusya’nın etki alanını daraltmaktan başka bir şey değildir.
Türkistan coğrafyası dâhilinde bulunan bölgelerden Tanrı Dağlarının hâlihazırda Çince kökenli adlandırılma olan “Tien-Şan” olarak ifade edilmektedir. Aynı durum Kırgızistan’daki kamuoyunda da kullanıldığı görülmektedir. Fakat bu durum Türkçeleştirilmesi, bölgede zamanla gelişebilecek Çin yönetiminin toprak talebinin önüne geçecektir.
Türk dünyasının jeopolitik konumu esasen de bağımsız devletlerimizin konumu, kritik geçiş noktaları ile bölgelerde söz sahibi olunmasına neden olmaktadır. Yunan destekli Rum zulmüne karşı Kıbrıs’ta 1983 yılında KKTC’nin bağımsız edilişi ve dünya kamuoyundan izole edilmeye çalışılan Kıbrıs Türklüğüne Anadolu Türklüğü yardımcı olmuştur. Günümüz konumu itibarıyla Akdeniz’deki Türk kalesi niteliğindeki bu devletimizin TDT’ye üyeliği gözlemci seviyesinde kabul edilmesi, Batı esasen de ABD ile AB tarafından şiddetle karşı çıkılmıştır.
Türk Devletleri Teşkilatı’nın 2022 yılının son çeyreğinde KKTC’yi örgüte gözlemci üye olarak kabul etmesi durumuna karşı AB’nin açıklaması üyesi olduğu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin sözde toprak bütünlüğünü ihlal ettiği ve uluslararası hukuka aykırılık oluşturduğu ifadesi belirtilmiştir.[11] ABD ise yine TDT’nin bu kararını kınayan devletlerin yanında yer alarak karar hakkında; “anlamsız” ifadesinde bulunmuştur.[12]
Doğu-Batı çekişmesinde Türk devletlerinin iki seçenek arasında yer almasından yerine üçüncü bir taraf hâline gelebilmesi yahut lojistik ve doğalgaz boru hattlarına geçiş güzergâhlarına ev sahipliği yapan bölgelerde “seçenek”ten “zorunluluk” konumuna gelmesi yönünde stratejik hamlelerde bulunması Türk diplomasisinde hayati bir hamle olacaktır.
3. MİLLÎ DEĞER VE MİRASLARIN KORUNMASI
Diplomatik ilişkilerin ve uluslararası sistemin dâhilinde varlığını sürdürmek isteyen her devlet kendi kaderini, büyük güçlerin odağından çekmeyi başarabildiği an gerçek anlamda özgür olacaktır. Özgürlük tek siyasi bağımsızlıkla değil, kültürel, millî kimliğin korunması ve coğrafi bölge adlarının özüne dönmesiyle de pek mühim yer kapsamaktadır. Türk devletlerinin jeopolitik konumu; Doğu ile Batı yahut Rusya, Çin ile AB, ABD arasında kilit noktaya sahip olması, Çin’i ve Batı’yı değil, Türkistan’daki Türk devletlerini güçlü kılmaktadır. Ancak hegemonyasını bölgede sağlamakta zorluk yaşayan devletlerimiz, bu siyasi gelişimini henüz tamamlayamamışlardır. “Orta Asya” adını aslında özüne çevirerek “Türkistan” demek, Çin kaynaklarında yer alan Tien-Şan’a “Tengri tağ” (Tanrı Dağları) demek, hem Türk devletlerinin jeopolitik konumunu milliyet kavramıyla taçlandıracak hem de olası toprak taleplerinin önüne geçecektir.
İlk örneğimiz; Tanrı Dağlarını ele almamız gerektiği zaman Çin kaynaklarında bizim millî servetimiz olan dağ, “Tien-Şan” olarak adlandırılmaktadır.[13] Bölgenin tarihsel ve kültürel sürecine değinilirken Çin kaynaklarına göre, bölge “Yuezhi” ile “Wusun” adlı göçebe kabilelerinin kültürel miras ve topraklarından olduğu iddia edilmektedir.[14] Bahsi geçen bilgilerin yer aldığı kısımda Türk etniğine ve kültürüne dair bir bilgi yer almaz iken “Wusun” adlı göçebe kabilesi bazı kaynaklar tarafından eski bir Türk boyu olduğu ifade edilmiştir.[15]
Esas olan konuya geçmeden önce adı Türk adı olarak kalan ve yaygın bir bilgi kaynağı ışığında Türk kültürünün bir mirası olduğu bilinen Kırgızistan Türklerinin “Manas” adlı destanı, yine Çin sınırları dâhilinde bulunan Kırgızistan Türklerinin varlığı bahane gösterilerek dolaylı bir şekilde Çin’in kültürel mirası olarak ifade edilmektedir. Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Xi Jinping’in 2022 yılında Doğu Türkistan ziyaretinde bölgedeki Türklerin sergilediği Manas destanına dair gösterine dair yorumunda; Çin’in yapısı gereği “çok kültürlülük” bahanesiyle azınlık sayılacak etniklerin millî mirasını, “Çin’in ulusal mirası” olarak ifade etmesi dikkat çeken hususlardandır.[16]
Rusya’nın Kırım’a SSCB döneminden itibaren hem kültürel hem de fiilî olarak Ruslaştırmak adına iskân ve çeşitli siyasetlerle işgal etmesi, günümüze kadar gelinen süreçte toprak taleplerinde kendi bakış açılarınca sözde haklı durumda bulunmalarına neden olmuştur. Aynı zamanda Kazakistan’ın kuzeyinde de benzer durumlar vardır. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in 2020 yılında eski Sovyet cumhuriyetlerinin topraklarına yönelik: “Rus halkından gelen hediyeler”[17] olarak ifade etmesi, eski Sovyet toprakları üzerindeki Türk dünyasının bağımsız kısmına işaret etmiş olması gerçeği inkâr edilememektedir.
Bu durumdan dolayıdır ki Kuzey’de Rusya’nın şaşaalı dönemi hevesinde oluşu bölgelere yönelik toprak talebi, talep olunan bölgelerdeki Rus etnik grubu üzerinden self-determinasyon ilkesince ulusların kendi kaderini tayin etmesini gerekçesi öne sürülmüş, kısa ve uzun vadeli çatışma ve savaşlar olmuştur. Hâlihazırda devam eden Rusya-Ukrayna Savaşı buna en güncel örnek olarak verilebilir. Bu durumun, yarın Türk devletlerinin kapısını çalmayacağı düşünülemez.
Aynı zamanda Kuzey’in yanı sıra Doğu’da Çin’in yine Rusya gibi eski “Çing Hanedanı” dönemine işaret ederek bölgedeki unsurların, kültürel mirasların esasen de toprakların eski Çin toprağı olduğu iddiası söz konusu olma ihtimali mevcuttur. Bu durum başta Çin’in sınır komşusu olan bağımsız Türk devletlerinden Kırgızistan ile Kazakistan’a ve Moğolistan’a karşı toprak taleplerini tekrar ortaya koyabilir. Hem toprak hem de kültürel millî miraslarımızın hedef hâline gelmesi ihtimaller arasındadır. Nitekim benzer durum üzerinden Çinli netizenler, 2018 yılında Xi Jinping’i Çing Hanedanlığı’nın imparatoru olarak değerlendirmiş ve kınamışlardır.[18]
SONUÇ
Türk diplomasisinin, esasen de Türk dünyasındaki bağımsız devletlerimizin ortak diplomasinin temel hususu jeopolitik gerçekliklerini göz ardı etmeden ve milliyet ile millî değerlerini ön planda tutarak Türk milletinin ve devletlerinin geleceğinin göz önünde bulundurulmasıdır. Bunu gerçekleştirirken daha önce de belirtildiği gibi diplomaside ortak Türkçe sözlüğün istifade edilmesi Türk dilinin önemini ve gücünü ortaya koyacaktır.
Aynı zamanda millî değerlerin esasen de Çinlileştirilmiş, Ruslaştırılmış yahut Türkçeden, öz kökünden kopan bölgelere tekrardan Türkçe isimlerin, kendi öz tarihi isimlerinin verilmesi, komşu ve tehlike arz eden devletlerce devlet ve topraklarımız üzerinde ileri sürülecek toprak taleplerinin önüne geçmesinin birinci aşaması olacaktır. Bir diğer ikinci aşaması jeopolitik gerçeklerin göz önüne sürülmesidir.
Türk dünyası, kurduğu TDT ile ortak diplomatik hamleler ve değerler ile hareket etmesi, jeopolitik konumlarını göz önünde bulundurması durumunda hem Batı hem de Doğu ülkelerinin vazgeçilmesi, “tercih”ten “zorunluluk” hâline gelmesine neden olacaktır. Bu durum hem TDT hem de üye ülkelerimizin bölgesel ve küresel hegemonyasını ve itibarının artmasına, ülke içi ekonomik refahlarının gelişmesine neden olacaktır.
Dileğimiz; Türk devletlerinin uluslararası düzende jeopolitik konumlarının gerçek potansiyel gücünün farkına varmalarıdır. Mevcut oldukları dışa bağımlılık ile üzerlerindeki Türk menşeili olmayan devletlerin hegemonyalarını atmaları siyasal gelişim ile bağımsızlıklarına ulaşmalarına ve bunu devamında ise Türk milletinin ve devletlerinin geleceğini kendi kaderini kendilerinin yönlendirmesi gücüne erişmesine ulaştıracaktır.
Türklük var olsun!
KAYNAKÇA
Altynbayev, K. (2020, Haziran 29). Putin’s invented territorial claims on post-Soviet states draw ire of Kazakhs. Temmuz 11, 2023 tarihinde Caravanserai: https://central.asia-news.com/en_GB/articles/cnmi_ca/features/2020/06/29/feature-01 adresinden alındı
As Biden, Modi meet, a flurry of US and India deals. (2023, Haziran 22). Temmuz 11, 2023 tarihinde Al Jazeera: https://www.aljazeera.com/economy/2023/6/22/as-biden-modi-meet-a-flurry-of-us-and-india-deals adresinden alındı
Biden welcomes Modi to White House in closely watched visit. (2023, Haziran 22). Temmuz 11, 2023 tarihinde Al Jazeera: https://www.aljazeera.com/news/2023/6/22/biden-welcomes-modi-to-white-house-in-closely-watched-visit adresinden alındı
C5+1 Diplomatic Platform. (2023, Şubat 27). Temmuz 11, 2023 tarihinde U.S. Department of State: https://www.state.gov/c51-diplomatic-platform/ adresinden alındı
Central Asia. (2023, Temmuz 6). Temmuz 11, 2023 tarihinde Brittanica: https://www.britannica.com/place/Central-Asia adresinden alındı
Ceylan, M. F. (2021, Ocak 21). 21. Yüzyılda Modern İpek Yolu: Orta Koridorun Neresindeyiz? Temmuz 11, 2023 tarihinde Ankara Politikalar Merkezi – APM: https://apm.org.tr/2021/01/21/21-yuzyilda-modern-ipek-yolu-orta-koridorun-neresindeyiz/ adresinden alındı
Cömert, İ. Y. (2017, Ocak 17). Kıbrıs Neden Çok Önemlidir? Temmuz 11, 2023 tarihinde Anka Enstitüsü: http://ankaenstitusu.com/kibris-neden-cok-onemlidir adresinden alındı
Cyprus: Statement of the Spokesperson on the observer status for Turkish Cypriot secessionist entity in Organisation of Turkic States. (2022, Kasım 12). Temmuz 11, 2023 tarihinde The Diplomatic Service of the European Union: https://www.eeas.europa.eu/eeas/cyprus-statement-spokesperson-observer-status-turkish-cypriot-secessionist-entity-organisation_en adresinden alındı
Everington, K. (2018, Mart 12). Chinese netizens compare Xi’s rule to Qing Dynasty. Temmuz 11, 2023 tarihinde Taiwan News: https://www.taiwannews.com.tw/en/news/3382030 adresinden alındı
Kaya, E. (2023, Haziran 5). The Role of INSTC in India’s Central Asian Strategy. Temmuz 11, 2023 tarihinde ANKASAM: https://www.ankasam.org/the-role-of-instc-in-indias-central-asian-strategy/?lang=en adresinden alındı
Özsoy, B., Sipahi, E. B., & Sayın, Y. (2022, Yaz). Orta Asya’da Enerji Politikaları ve Küresel Rekabet Bağlamında Türkiye’nin Rolü Üzerine Bir Değerlendirme. Gazi Akademik Bakış, 15(30), 303-328.
Pitta, A. (2022, Kasım 15). US State Deparment joins chorus condemning ‘TRNC’ observer status in Turkic States. Temmuz 11, 2023 tarihinde Cyprus Mail: https://cyprus-mail.com/2022/11/15/us-state-deparment-joins-chorus-condemning-trnc-observer-status-in-turkic-states/ adresinden alındı
Shénme shì Tiānshān. (tarih yok). Temmuz 11, 2023 tarihinde Zhihu: https://l24.im/U6kbG adresinden alındı
Tiānshān Shānmài. (tarih yok). Temmuz 11, 2023 tarihinde Baidu: Bhttps://baike.baidu.com/item/%E5%A4%A9%E5%B1%B1%E5%B1%B1%E8%84%89/1312740#6 adresinden alındı
von Humboldt, A. (1843). Asie Centrale. Paris: Gide Libeire-Editeur.
von Humboldt, A. (1849). Cosmos. London: Longman, Bprwn, Green and Longmans.
Yingna, D., & Ruzeng, Z. (2023, Mayıs 5). The Epic of Manas: A Precious Treasure. Temmuz 11, 2023 tarihinde Qiushi: http://en.qstheory.cn/2023-05/05/c_883087.htm adresinden alındı
Yıldırım, E., & Navruz, B. (2022, Ocak-Şubat). Tarih ve Kültür Bakımından Wusunlar ve Onlardan Kalan Maddi Kültür Yadigârları. Türk Dünyası Araştırmaları – TDA, 130(256), 27-44.
[1] “Central Asia”, Brittanica, https://www.britannica.com/place/Central-Asia, (Erişim Tarihi: 11.07.2023).
[2] Mehmet Fatih Ceylan, “21. Yüzyılda Modern İpek Yolu: Orta Koridorun Neresindeyiz?”, Ankara Politikalar Merkezi – APM, https://apm.org.tr/2021/01/21/21-yuzyilda-modern-ipek-yolu-orta-koridorun-neresindeyiz/, (Erişim Tarihi: 11.07.2023).
[3] Emrah Kaya, “The Role of INSTC in India’s Central Asian Strategy”, Ankasam, https://www.ankasam.org/the-role-of-instc-in-indias-central-asian-strategy/?lang=en, (Erişim Tarihi: 11.07.2023).
[4] “Biden welcomes Modi to White House in closely watched visit”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/news/2023/6/22/biden-welcomes-modi-to-white-house-in-closely-watched-visit, (Erişim Tarihi: 11.07.2023).
[5] “As Biden, Modi meet, a flurry of US and India deals”, Al Jazeera, https://www.aljazeera.com/economy/2023/6/22/as-biden-modi-meet-a-flurry-of-us-and-india-deals, (Erişim Tarihi: 11.07.2023).
[6] Bahar Özsoy, Esra Banu Sipahi ve Yusuf Sayın, “Orta Asya’da Enerji Politikaları ve Küresel Rekabet Bağlamında Türkiye’nin Rolü Üzerine Bir Değerlendirme”, Gazi Akademik Bakış, Cilt: 15, Sayı: 30, Yaz 2022, s. 306
[7] İlhan Yılmaz Cömert, “Kıbrıs Neden Çok Önemlidir?”, Anka Enstitüsü, http://ankaenstitusu.com/kibris-neden-cok-onemlidir/, (Erişim Tarihi: 11.07.2023).
[8] Alexander von Humboldt, Asie Centrale, Gide Libeire-Editeur, Paris, 1843.
[9] Alexander von Humboldt, Cosmos, Longman, Bprwn, Green and Longmans, London, 1849.
[10] “C5+1 Diplomatic Platform”, U.S. Department of State, https://www.state.gov/c51-diplomatic-platform/, (Erişim Tarihi: 11.07.2023).
[11] “Cyprus: Statement of the Spokesperson on the observer status for Turkish Cypriot secessionist entity in Organisation of Turkic States”, The Diplomatic Service of the European Union, https://www.eeas.europa.eu/eeas/cyprus-statement-spokesperson-observer-status-turkish-cypriot-secessionist-entity-organisation_en, (Erişim Tarihi: 11.07.2023).
[12] Antigoni Pitta, “US State Deparment joins chorus condemning ‘TRNC’ observer status in Turkic States”, Cyprus Mail, https://cyprus-mail.com/2022/11/15/us-state-deparment-joins-chorus-condemning-trnc-observer-status-in-turkic-states/, (Erişim Tarihi: 11.07.2023).
[13] “Shénme shì Tiānshān”, Zhihu, https://l24.im/U6kbG, (Erişim Tarihi: 11.07.2023).
[14] “Tiānshān Shānmài”, Baidu, Bhttps://baike.baidu.com/item/%E5%A4%A9%E5%B1%B1%E5%B1%B1%E8%84%89/1312740#6, (Erişim Tarihi: 11.07.2023).
[15] Elvin Yıldırım ve Bahar Navruz, “Tarih ve Kültür Bakımından Wusunlar ve Onlardan Kalan Maddi Kültür Yadigârları”, Türk Dünyası Araştırmaları – TDA, Cilt: 130, Sayı: 256, Ocak-Şubat 2022, s. 30.
[16] Di Yingna ve Zhai Ruzeng, “The Epic of Manas: A Precious Treasure”, Qiushi, http://en.qstheory.cn/2023-05/05/c_883087.htm, (Erişim Tarihi: 11.07.2023).
[17] Kanat Altynbayev, “Putin’s invented territorial claims on post-Soviet states draw ire of Kazakhs”, Caravanserai, https://central.asia-news.com/en_GB/articles/cnmi_ca/features/2020/06/29/feature-01, (Erişim Tarihi: 11.07.2023).
[18] Keoni Everington, “Chinese netizens compare Xi’s rule to Qing Dynasty”, Taiwan News, https://www.taiwannews.com.tw/en/news/3382030, (Erişim Tarihi: 11.07.2023).